8 Ekim 2009 Perşembe

Efes Pilsen'in efsane maçları - II

Efes Pilsen - Asvel ~ 30 Mart 2000, Euroleague Çeyrek Final 3. maçı: Bu kadar heyecanlı bir maçı o güne kadar hiç izlememiştim. Yıllardır Final - four un kapısından hep yeşil-beyazlı takımlara elenerek dönmüşüz(96: Asvel, 97: Benetton, 98: Zalgiris), yine bir yeşil beyazlı takım olan belalımız ASVEL'in karşısında 21 Marttaki ilk maçı süper oynayıp kazandıktan sonra 23 marttaki ikinci maçı kötü bi şekilde kaybetmişiz. Böyle bir ortamda son maç için o sene hiç yenilmediğimiz Abdi İpekçide 13000 taraftarın desteğiyle ASVEL karşısına çıktık. İlk beşimiz bence gelmiş geçmiş en iyi beşimiz olan şu beşliydi: Mula - İbrahim - Hidayet - Drobnjak - Hüseyin. Rakip takımın beşi ise: Sonko - Larranaga - Seals - Bilba - Maxey
Maçın tamamı çok sert geçti. Güzel basketbol izleyemedik bir türlü. O sene oynadığımız müthiş hücum oyunumuzu bir türlü sahaya yansıtamadık. İkinci yarı heyecandan öleceğimi düşündüğüm bir anda Mula - Drobnjak ikilisinin müthiş hücumu smaçla bitmişti. Ardından da Maxey 5. faulünü alıp çıktı ve Percevaut kazması girdi. Oh tamam dedim kesin kazandık:) Ama yine oyun tıkandı. Larranaga nın üçlükleri Sonkonun ve Bilbanın müthiş oyunu bizi zorluyordu. Ama işte son 5 dakika içerisinde Hidayet öyle bir oynadıki hiç unutamıyorum. Birini smaçla, diğerini de basket faul ile bitirdiği iki çok kritik hücum ribaundu aldı. Hücumda hiç bi şey yapamayıp uzaktan salladığımız üçlüklerin ribaundlarıydı bunlar. Bu şekilde son dakikaya 9 sayı önde girdik ama o anda durakladık. Bizim yaptığımız gereksiz faullerin hepsini % 100 faul sokarak cezalandırdılar ama biz kaçırdıkça kaçırdık. Son faul Hidoya yapıldı. 4 saniye var ve Skor 68-66. Hedo ilkini kaçırdı. Adrenalin son seviyede:) İkincisini de kaçırdı ve sanırım Drobnjak elindeki ribaundu Sonkoya kaptırdı. İşte bu son 4 saniyeyi nefes almadan izledim. Tıpkı salondaki 13 bin seyirci gibi. Sonkonun yarı sahanın gerisinden çıkardığı şut, çemberin ucuna çarpıp sonra da panyaya sekerek dışarı çıktı. O anda Efesli oyuncularımız, aynı benim yaşadığım çocuksu sevinç gibi bir sevinç yaşadılar. Hepsi çılgınca zıplıyorlardı. O haftanın Fanatik Basket sayısında inanılmaz güzel de bir fotoğraf vardır bu anı gösteren. Hidonun İsmet Bademle yaptığı röpörtaj da unutulmazdır: "Biz Efesin Avrupanın en büyüğü olduğunu gösterdik, en iyinin biz olduğunu herkese gösterdik." Buna benzer bir cümleyi çok kalın bir sesle bağırarark söylemişti Hido. İbrahim de her zamanki gibi-hakem masasının üstüne çıkıp- artistliğini göstermişti:)

Ben de maç biter bitmez telefona sarılmış ve en yakın arkadaşımı, benim gibi bir basketbol aşığı olan Halil'i aramıştım. İkmiz de telefonda uzunca bir süre sadece bağırırak sevinmiştik:)

Bu maçın heyecanını ancak Türkiye - Hırvatistan Eurobasket 2001 çeyrek final maçı ile karşılaştırabilirim.

3 yorum:

  1. moskovadaki CSKA maçını da burada okumak isteriz, hani şu son 4 saniyede 3 sayı geriden gelip uzatmaya giden;saviçin efsane oyununu...

    YanıtlaSil
  2. Üniversite zamanında Ankara'da bi kahvede izlemiştim maçı. Sevindiğimde herkes mal mı bu çocuk der gibi bakmıştı.

    YanıtlaSil
  3. Moskovadaki maçı canlı olarak izleyememiştim. Sadece maçın geniş özetini, son dakikalardaki ve uzatmanın sonundaki mucizeleri izleyebilmiştim o hafta cumartesi yayınlanan Asist programında.
    Çünkü Cine-5 bu maçı canlı olarak vermemişti. Biz de çıldırmıştık.
    Saviç son dakikalarda maçı getiren hareketleri yapmıştı(faul atışları sırasında) ama Naumoski de 36 sayı 13 asist gibi istatistikle oynamıştı o maçta:)) 2 uzatma sonunda kazandığımız maçı keşke -Cine-5 nostalji kuşağı olsa- tekrar izleyebilsek...

    YanıtlaSil