24 Temmuz 2010 Cumartesi

4 Numara için arayışlar..


Şu sıralar Efes Pilsen'in gündeminde 4 numara için yapılacak takviye var.. Bir sürü isim konuşulup durdu ama son günlerde duyduğum iki ismi çok olumlu buluyorum. Hemofarm ın genç yıldızı Milan Macvan ve Partizan'dan çok beğendiğim Lawrance Roberts. İkisinden birisi takımımıza katılırsa çok çok iyi olacak bizim için. Macvan'ın Raduljica ile beraber daha iyi oynayacağını düşünüyorum ama Roberts'la birlikte çok daha sert bir takım olabiliriz.
Bazı sitelerde Roberts için dandik oyuncudur falan denilmiş. Basketbolu sanırım kimse bilmiyor gördüğüm kadarıyla... Partizan geçen senenin en çok konuşulan takımıydı... Ona rağmen demek ki Türkiye'den Partizan'ın maçlarını izleyen pek kimse yokmuş..
Macvan'ı da 2007'deki dünya gençler şampiyonasında izlemiştim ilk olarak. Amerika'yı yenip şampiyon olan takımın Jeremic ile birlikte en önemli oyuncusuydu... 2008deki Avrupa ümitler şampiyonasında da Raduljica MVP olurken Macvan da en iyi beşte kendisine yer buluyordu. Şutu olan geleceğin önemli 4 numaralarından biri olarak görüyorum kendisini. Atletik özelliklerinin yetersizliği nedeniyle belki NBA yapamayacak ya da yapsa bile orada çok başarılı olamayacak bir oyuncu. Umarım Onu Efes Pilsen'de izleyebiliriz önümüzdeki yıllarda.

Bu arada Macvan'ın, Enes Kanter'in bu sene MVP si olduğu Nike Hoop Summit turnuvasının geçen yılki MVP si olduğunu belirteyim.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Emir Preldziç konusu ile ilgili farklı bir yaklaşım

Gece gece yine gördüklerim karşısında rahatsız oldum... Bazı internet sitelerinde okuduğum yorumlara inanamadım. Deniliyor ki "Türk milli futbol takımında bile iki zenci oynuyor, bir Emir mi çok.. TBF yapamazsa Erdoğan devreye girsin, çözsün bu sorunu". "Koskoca bir ülke bir Emir'in mi eline bakacak"

Bu ırkçı söylemleri böyle sığ bir şekilde dile getirebilmek bu kadar kolay olmamalı... Madem böyle sığ insanlar saçma sapan yorumlarını yazabiliyorlar, ben de bu konudaki görüşlerimi yazayım dedim.

Ne milletmiş be arkadaş.. Türk olmak en yüce erdem, en büyük şeymiş dünya üzerinde. Her gün soğuk füzyonu buluyorsunuz, zamanda yolculuk ediyorsunuz değil mi. Keşifler, icatlar günlük işleriniz...  

Basketbola da faşizmin soğuk eli değmiş anladığım kadarıyla...
Referans gösterdiğim herkes için gelsin bu sözler:


Duvarları devirinde kül edin betonları
Ne böyle sınır olsun ne böyle düşmanlıklar

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Ömer Aşık Chicago Bulls'la anlaşmaya vardı.


Aslında bu postun başlığı "Ömer Aşık hakkettiği yerde" şeklinde de olabilirdi. Fenerbahçe Ülker'de anlamadığım bir şekilde hakkettiği süreleri, hakkettiği değeri alamamış, 86 kuşağının Avrupa'da bence en iyi iki pivotundan biri olan Ömer, hayallerine ulaşmış görünüyor. Bence -faul atışlarını düzeltebilirse- Joakim Noah'ı kesinlikle kesebilecek, Boozer la müthiş bir ikili oluşturabilecek kapasitede bir oyuncudur milli pivotumuz. Geçen sene Gortat, Gasol, Krstiç, Brezec gibi oyuncular karşısında yaptıkları ortada. Sırbistan maçındaki 1/10 faul atış yüzdesi onu hakkettiği yerin biraz aşağısına çekti ama o maçları izleyen her scout, Ömer'i kadrosuna katabilmek için elinden geleni yapar. Medyamız faul atışları yüzünden yerden yere vurmuştu Ömer'i ama belki de o maçları oralara getiren kişilerin en başındaydı Ömer.
Yolun açık olsun...

9 Temmuz 2010 Cuma

Yok artık Miami Heat


Shaq gittiğinden beri takıma doğru düzgün takviye yapmayan, hatta bir seneyi draftta ilk sıraları kapabilmek için harcayan, yıllardır yüksek kontratla kimseyi takıma dahil etmeyen Miami Heat, son iki günde inanılmaz bir iş başardı... Shaq'ın devasa kontratını eritebilmek için yaptıkları trade'lerin (S. Marion, J. O'neal) getirdiği yüksek kontratlardan bu sezonun sonunda kurtulup ve gözlerini free agent piyasasına çevirmişlerdi... Ve 2010 free-agent pazarına 40 milyon $ lık bir salary cap boşluğuyla girmişlerdi. Yani 2 süper yıldız almaya yetecek bir paraydı bu.
Önce Dwayne Wade'le anlaşıldı... Ardından Chris Bosh, son olarak da Lebron James...
Chris Bosh ve Lebron James i, karakterleri yüzünden günahım kadar sevmem ama Miami Heat, son yılların en mükemmel kadrosunu kurmuş oldu...Şimdi bunların yanına kafası çalışan bir oyun kurucu(Arroyo) ve ribaund çekebilen sıradan bir pivot(Magloire) ile şampiyonluğu rahatlıkla kovalayabilirler.

Bir araya gelen bu trio, aynı zamanda tarihi bir üçlüye de işaret ediyor... Micheal Jordan, Scottie Pippen, Horace Grant üçlüsü ilk şampiyonluklarını yaşadıkları 91 senesinde, 28,26,26 yaşlarındaydılar. Aynen Wade, Bosh ve Lebron un olduğu gibi. Acaba önümüzdeki 5 yılda bir hanedanlığa(Bulls Dynasty) mı tanıklık edeceğiz?  Amerikalılar nedense bu kelimeyi söylemeyi çok seviyorlar:)

8 Temmuz 2010 Perşembe

Georgios Printezis Efes Pilsen'in gündeminde...




Şurada az önce okuduğum habere göre Efes Pilsen, Unicaja Malaga'nın her takıma ters gelen Yunan oyuncusu Georgios Printezis ile ilgileniyormuş.. Nachbar'ın NBA e gitme olasılığı durumunda onun yerini Printezis ile doldurmak istiyormuş söylenene göre. 3-4 oynayabilen çok yararlı bir oyuncudur Printezis.. Benim de çok beğendiğim ve aynı zamanda gıcık olduğum bir oyuncudur. 
Geçen sene(eurobasket2009) çeyrek finalde attığı üçlük bizi yarı finalden etmişti... Unicaja ile İstanbul'da oynadığımız maçta kazanmamız gereken maçı hem kendi elimizle hem de Printezis'in kritik sayılarıyla son anlarda kaybetmiştik... Bence 4 numara almamız gerekiyor ve büyük ihtimalle de 4 numaraya bir takviye yapılacaktır ama yine de bu haberi atlamak istemedim. 


PS: Nachbar'la karşı karşıya fotoğrafları da manidar olmuş..

Euroleague'deki rakiplerimiz belli oldu.

Euroleague'teki rakiplerimiz belli oldu. D grubunda güçlü takımlarla mücadele edeceğiz. Gerçi şu an pek bir şey söylemek zor. Çünkü takımların kadroları pek şekillenmedi. Ama yine de kısaca bir şeyler yazmak isterim.

CSKA Moskova: Vujoseviç'in takımın başına getirilmesiyle bir anda güçlerini iki katına çıkardılar... Uzun rotasyonunda geçen sene çok sıkıntı yaşamışlardı ancak yaşlansalar bile kısaları müthiş CSKA'nın... Yine Final-four yapacaklarından şüphemiz yok.. F4 olmazsa onlar için sürpriz olur.  

Panathinaikos: Çok sönük geçen bir senenin ardından bu sene çok daha fazla asılacaklardır Euroleague'e... Onların bize gelmesi biraz talihsizlik gibi olsa da eski PAO - Efes rekabetini hatırlatacak olması bile güzel...

Valencia: Onlar için süper geçen bir sezondan sonra tek tek yıldızlarını kaybediyorlar... Spahija ve Peroviç gittiler. Rafa Martinez'i de kaybedecek gibi gözüküyorlar...  

A.J.Milano: Normal şartlarda bizim sınıfımızda olmamaları gerekir ama eskisi gibi kendimize güvenemediğim için onları da bir tehlike olarak buraya yazıyorum. 

Union Olimpija: Grubun en zayıf takımı... 2de 2 yapacağımızı düşünüyorum. 

Euroleague Pazarlama Ödülü Efes Pilsen'in...

      
         İşte aylardır anlatmaya çalıştığım şey bu ödülle açıklanmış oldu. "Amaaan noolacak canım, Efes Pilsen de adını değiştiriversin, madem ki basketbola katkı vermek istiyor..." şeklinde açıklamaları okudukça sinirim tepeme çıkıyor, bu basit düşünceleri gördükçe ülkenin durumuna, ziyan genç nüfusunun cahilliğine üzülüyordum.
       Yılların uğraşlarıyla adını ezberlettiren Efes Pilsen, şimdi saçma sapan bir kanunla kapatılma tehlikesi yaşıyor... Ve buna bazı kişiler de çanak tutmaya çalışıyorlar.. Çok yazık. Kimin ne yapmak istediği belli aslında ama bu saatten sonra kimseyi değiştiremeyeceğimi bildiğim için bu konuda daha fazla açıklama yapmayacağım.
       Efes Pilsen'imizi bu prestijli ödülü kazandığından dolayı tebrik ediyorum. Umarım bu ödül bazı şeyleri anlatabilir bazı insanlara...

Miroslav Raduljica kesin olarak Efes Pilsen'de.


       Raduljica ile 5 yıllık bir anlaşma yapıldı haberi geldi NTVspor'dan. Resmi açıklama halen yok ama NTV diyorsa doğrudur diyip bu haberi vermek istedim. Habere göre 2015 yılına kadar anlaşılmış genç oyuncuyla...
Bence müthiş bir transfer. Hem sert, hem akıllı, hem de genç bir pivot Raduljica. Daha önce kendisinden bahsetmiştim bir yazımda ama tekrar değerlendirmek istedim kendisinin Efes Pilsen'e transferini. Efes Pilsen, Raduljica'yı alarak benim yıllardır umduğum gençleştirme operasyonuna başlamış oldu kanımca. Hemen bu sene olması çok zor bu operasyonun ancak yapılan 5 yıllık anlaşma beni bu yönde çok umutlandırdı.
     Artık şimdi sıra altyapımızdan yetişen Cenk Akyol, Melih Mahmutoğlu, Duşan Cantekin gibi oyuncuları kazanmaya geldi. 92 doğumlu potansiyelli oyuncularımız da var sırada. Hatta 94 doğumlu süper yeteneklerimiz var. Efes Pilsen'in şu an basketbol piyasasına sunduğu çok değerli isimler de var. Engin Atsür, Barış Ermiş, Serhat Çetin gibi.. Değerli yabancılar etrafında bu genç oyuncuları toplayarak önümüzdeki yıllarda özlediğimiz eski Efes Pilsen'i yeniden izleyebiliriz diye düşünüyorum. Örneğin Raduljica'nın yanında önümüzdeki yıl 3 yıllık bir Velickoviç transferi yapılırsa çok güzel şeyler olabilir diye düşünüyorum.
       Tabii basketbol da dünya gibi değişiyor. Artık oyuncular, isimler maç kazandırmaya yetmiyor. Partizan'ın neler yaptığını görüyoruz son yıllarda... Bir sezon öncesinin sayı kralının şimdi hücumda ne kadar zorlandığına da bu sene şahit olduk. Umarım doğru adımlar atılır ve özlediğimiz Efes Pilsen geri gelir.