16 Ekim 2009 Cuma

Efes Pilsen 'in efsane maçları - III

Skipper Bologna - Efes Pilsen ~ 31 Mart 2004, Euroleague Top16 5. maçı: Bence çok güzel oynadığımız 2003/04 sezonunda Final Four a kalabilmek için kesinlikle kazanmamız gereken maç... Union Olimpija ya deplasmanda umursamaz oyunumuz sayesinde yenilmemiz yüzünden, ilk maçta 2 sayıyla da olsa Skipper Bolognayı yenmemize rağmen, bu maçta yenilirsek Final four şansımızı % 99 kaybedecektik. %1 şansımız da şuydu: Bolognaya 1 sayı farkla yenilirsek, son maçta güçsüz Pau Orthez in Fransada Bolognayı yenmesini beklemek...
Böyle bir ortamda biz Kerem Tunçeri - Trajan Langdon - Antonio Granger - Goran Nikoliç - Nikola Prkacin beşiyle, onlar da Vujaniç - Basile - Prato - Smodis - Mottola beşiyle sahaya çıktı. Gerçi Prato nun yerine çoğunlukla Carlos Delfino sahadaydı ama ilk beş Prato başlamıştı.
Maça çok güzel başlamıştık. Sezon başında transferi çok eleştirilen ve Efesin hedef küçülttüğünün basınımızca göstergesi olan ama benim acayip sevdiğim Langdon ve yine çok sevdiğim Granger, maçı müthiş domine ediyorlardı. (Ki Langdon sezonun ilk maçında deplasmanda Macijauskaslı, Scolalı TAU yu yenerken bütün basketbol basınımıza tokat gibi cevabı veriyor ve benim de içimin yağları eriyordu:)) Kenardan gelen Ermal ve Kaya da çok iyiydi bu maçta. İlk yarıyı güzel oyunumuzla 5 sayıyla önde kapattık. 3. çeyrekte de üstünlüğümüz devam ediyordu. Maç öyle bir devam ediyordu ki sanki kaybetme ihtimalimiz hiç yokmuş gibi geliyordu bana. Ama bir türlü maçı 10 sayı üzeri farklara taşıyamıyorduk. Bolognada da Basile, Delfino ve Matijaz Smodis gibi çok tehlikeli oyuncular vardı ve o maçta bu üçü + Vujaniç çok iyi oynuyorlardı. Ama bizde de Langdon ve Granger ın müthiş oyununa Ender de çok güzel bir katkı vermişti.
Ancak herşey son çeyreğin sonuna doğru değişmeye başladı. Son çeyrekte kalbimin nabzımın dakikada 140lara çıktığını tahmin ediyorum. Zaten bağırışlarımdan rahatsız olan yan komşum da iki kere beni ikaz etmişti son çeyrekte :)
Maçın son 1 dakikasını çok iyi hatırlıyorum ve maalesef benim için çok kötü bir anıdır. Maç ortaya gelmişti, iki sayıyla öndeydik. 68-70. Onların hücumunda yine iyi savunma yapıp topu kaptık. Tam Ender'le hızlı hücuma kalkıyorduk ki Mottola benim, İzmirden 3,5 astigmatla bile görebildiğim çelmeyi, Ender e taktı ve Ender öyle bir düştü ki top elinden hızlı bir şekilde çıktı. Hakem dediğimiz güzel insanlar bunu orada -özellikle pozisyona yakın hakem- göremediler. Topu önünde bulan Smodis basketi yaptı ve maç berabere oldu. Sonraki hücumu kaçırıp savunmada da Basile'nin 7 metreden 3lüğünü yiyince, ben olduğum yere yıkıldım(73-70). Böyle bir durumda Bolognada maç kazanmanın ne kadar zor olduğunu bilecek yaştaydım:) Hakemlere o anki kızgınlığımla söylediğim bütün sözler için basketbol nezaketi adına özür diliyorum ama sonuna kadar hakettiler. Bizim koçumuz Phini Gershon olsaydı orada hakemleri döve döve kararı değiştirirdi.
Tam bu sırada, Trajan Langdon abimiz, nam-ı diğer The Alaskan Assassin, daha dün gibi hatırladığım mucizevi üçlüğünü sol dipten ve el üstünden potaya gönderdi. (bence kesin faul de vardı) İşte bu zor üçlük Paladozza Arenadaki yaklaşık 6000 kişiyi sessizliğe boğarken, beni de inanılmaz bi sevince boğmuştu(73-73). Ama maç henüz bitmemişti. 8 saniye kala müthiş savunmamız sayesinde Basile çok uzaklardan gönderdiği üçlüğü kaçırmış ve mola alınmıştı. Mola sonrası Bologna faul ü seçmiş ve son hücumu kendileri kullanmak istemişlerdi. İşte o anda içimi bir korku kapladı. Çünkü Oktay Hoca, yine her zamanki gibi savunmasına güvenecek ve rakibin zor bir üçlük atışına izin verecekti... Granger iki faulü de sayıya çevirdi(73-75) ama dönüşte yapılan switch sonrası karşısında bulduğu Gianluca Basile, onun üzerinden yaklaşık 8 metreden inanılmaz bir üçlük gönderdi potamıza! 76-75. Topu hemen çıkartıp ilerdeki Ermal e ulaştırdık. Ermal de uzak olmayan bir bölgeden panyalı bir ikilik denedi ama olmadı. Final-four uçmuştu. Elimizde bir tek % 1 lik şansımız, Pau Orthez in Bologna galibiyeti ihtimali kalmıştı.
Peki ne oldu Fransada? Son saniyelerde Kaan Kural'ın çok sevdiği ve zamanında Naumoski'nin yerine Efes'e gelmesini önerdiği Dragan Lukovski önce bir serbest atışı ve son topta yarı sahadan attığı şutu kaçırıyor. Böylece Bologna maçı 81-80 kazanıyordu:(

Basile alacağın olsun emi! :)

İşte o üçlük :'( :'(

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder